Yine uzun bir aradan sonra ben, yine içimdekileri
biriktirdikten sonra ve boş bir sayfaya nasıl başlayacağımı düşündükten sonra
yine ben….
Herkesin hayatında isteyip de yapamadığı onca şey vardır.
Bazen sadece hayal olurlar bazen ise sadece popomuzu kaldıramadığımız için
gerçekleşmezler. Ama bunlar görünen %10’luk kesimidir. Aslında hayatımızda bitmemiş
sayfaların olmasının en büyük nedeni hayatımızda verdiğimiz yanlış kararlardır.
Hayatımızdaki en çok istediklerimiz tam tamına bir labirentin ortasındadır. Ve
buna başlayacağımızı karar verdiğimizde önümüze birden fazla yön çıkar. Kimimiz
yönünü şaşırır, kimimiz ise seçemediği için o iki veya daha fazla yolun tam
ortasında kalır. Doğru kararlar verip labirentin ortasına gelen insanlara dahi
gözüyle bakarız. Veya kıskançlığımızdan dolayı onları vicdanımızı bir yere
bırakıp içten içe aşağılarız.
Hayatımızdaki her temanın ayrı bir labirenti vardır; aşk, ego,
özgüven, seks, korkular, içgüdüler, iş, yaşam ve daha niceleri. Bunları elde
etmek bizim çok önemlidir, orası kesin. Çünkü elde etmek için çok fazla saçma
işler peşinde koşar, yeri geldi mi kendi benliğimizden dışarı çıkar ve maske
takarak dünyaya kendimizi tanıtırız. Ama yolu bulacağım derken aslında hepimiz
kendi benliğimizi yok ederiz. Kimisi buna feleğin çemberinde geçmek der, kimisi
ikiyüzlü olmak der, kimisi ise olgunlaşmak der…
Aslına bakarsanız herkes hayatındaki ilk kötü anıyı
yaşamadan önce saftır, fazlasıyla temizdir ve kötü düşüncelerden uzaktır.
Hayaller kurar, bir gün onların gerçekleşmesini bekler. Ama her ne kadar kötü
hatıra alırsak hayatımıza her kötü hatırayı aldığımız kadar da hayallerimiz
şekil değiştirir, daha basitleşir.
Çocukluğunda astronot olmak isteyen bir kız
ergenlik çağında aşçı, üniversite hayatına geldiğinde ise “meslek önemli değil,
sadece kendime ait bir evim olsun” der. Aynı şekilde çocukluğunda peri
masalları gibi bir aşk beklerken, ilkokul ve lise yıllarında sadece prense
yakın biri üniversite ve sonrası yılları içinde, “aşk önemli değil yanında
huzur bulayım. Mantıken anlaşalım yeterli.” der. Örnekte verdiğim gibi uzayı
görmeye meraklı olan veya gerçekten masallar gibi aşkı arayan kıza ne olmuştur?
Şimdi o saflığı ve ilk hayalleri nerededir? Bunların hepsinin yanıtını
biliyoruz aslında, o labirentte her farklı bir yöne gittiğinde sadece geri
gelmemek üzere gittiler…
Kimisi aşk için, kimisi biraz daha alkol için, kimisi
kariyer veya kendi benliğini bulmak için karakterini satışa çıkarır. Ama onu
alanlar beleşçiler, kazıklayanlar veya koleksiyonculardır. Bu da
labirentlerindeki hedefe gitmelerini zorlaştırır. Her yanlış karar için belki
de 5 adım gerileriz. Ama hiçbir zamanda akıllanmayız. Yine ve yine hep
bildiğimizi okur, bildiğimizi yaparız sadece. Yaptığımız yanlışlara “hata” der
üstünü kapamaya çalışır, kendimizi kaybettiğimiz zamanlarda ise “eğlenmek” ile
adlandırırız. Ve en kötüsü kendi yaptığımız şeyleri görmemezlikten gelip
kendimiz dışımızdaki bütün insan ırkını yargılarız!!
Benimle olan her insan şanslıdır bunun bilincindeyim. Gerek
aşk gerek kankilik olsun fark etmez, her tanıdığım insana ben kendim ellerimle kendi
hayat defterimden beyaz bir sayfa veririm. Kendilerini tanıtmaları için fırsattır
bu. Ama hiçte “al bu beyaz sayfaları, benim sayfam daha kirlenmedi.” Diyenini göremedim
henüz. Ve bana yapılan daha büyük bir hakaret ise o kendi hayatımdan verdiğim
beyaz sayfayı kirlettikten sonra yine sanki benim suçummuş gibi ellerime
tıkmalarıdır. Belki de benim labirentte hep gerilememin ve zaman kaybetmemin
sebebi budur. Ama size bir sorum var, ben hayatımın labirentinde hayatta dair bitirmemiş
sayfalarımın nedenini bilirken siz kendi yolunuzda hangi yönün doğru veya
yanlış olduğunun farkında mısınız?