14 Mart 2014 Cuma

Hayat hakkında birkaç buzdolabına not şeklinde tavsiyeler





“And if you're still breathing, you're the lucky ones.
'Cause most of us are heaving through corrupted lungs.
And if you're still bleeding, you're the lucky ones.
'Cause most of our feelings, they are dead and they are gone.
And if you're in love, then you are the lucky one,
'Cause most of us are bitter over someone.”

Çevirisi;

“Ve hala nefes alıyorsan, şanslı birisin.
Çünkü çoğumuz bozuk akciğerler yüzünden kaldırılıyoruz.
Ve hala kan kaybediyorsan, şanslılardan birisin.
Çünkü hislerimizin çoğu, onlar ölü ve onlar gittiler...
Eğer âşıksan, o zaman şanslı birisin.
Çoğumuz birinin üzerinde acıya neden olur..”
Youth – Doughter


Hayat hakkında birkaç buzdolabına not şeklinde bir şeyler söylemek gerekirse eğer size diyebileceğim tek şey ne yaşarsanız yaşayın yine de hayatını sevin olur. Birde unutmadan, sanki yarın ölecekmişsiniz gibi sevinçli bir şekilde yaşayın demek olur. Ben hayatı şu yaşıma kadar her gün nefret, kin, öfke, pişmanlık ve lanet okuyarak uyandım. Sonuç ise yine aynı oldu, yine bir gün daha başladı diyerek uyanmam…


Ama bu uyanışlarımın bir sonunun gelmediğini anladım. Sanki her gün ölüme gün sayıyor ve saatimin tik-takları işliyor gibiydi. Buna bi’ son verdim. Hayatımda verdiğim en iyi karar oldu. Sabah programlarındaki gibi size kalktığınızda şunu bunu yapın veya havada takla birde suratınızı tokatlayın gibi saçma tavsiyeler vermeyeceğim. Ama hayatınızı sevmeyi öğrenin, sanırım size verebileceğim en iyi tavsiye bu. Hayatta birçok sorula ve kusurla karşılaşıyoruz (karşılaşmayanı bana gösterin, onu bir shotgun ile vurayım.) ama bu kusurlarımızı gözümüzde büyütürsek kara delik gibi yok oluyoruz, ben karadeliğin ucundan döndüm. Kimisi bana hala ergenlikte dedi, kimisi ise acı yaşamayı seviyor dedi. Kimse beni anlayamadı ve anlamayacaklarda. Ama beni anlayacak tek bir şeyin olduğunu fark ettim, o yine de bendim. Hayattan tat alamadığımız zaman yine de bana tatları sunacak tek kişi, yine ben. Aynı zamanda dünyanın en büyük hatalarını ve kötülüklerini yaşatacak kişi de bendim. Bu yüzden yalnızlıktan değil ama hayat gereği kendime sarılmamın değerini ve önemini anladım. Ve o zaman hayata dair almam gereken tatları tekrardan keşfettiğimi anladım. Mutluluk para değil, seks değil, yeni bir araba veya kıyafet değil, ego değil, mutluluk sadece yatağa yattığında huzurlu bir şekilde gözlerini kapatabilmektir, mutluluk yağmurda ıslanmayı bir çocuk kadar sevebilmektir, mutluluk değer vermektir, mutluluk sadece mutluluktur ama bizi asıl mutlu eden şey kötüye değil iyiye yöneltmelidir. Yoksa o geçici bir mutluluk olur. Ciddi bir ilişki öncesi yaşanan fuckbuddy dediğimiz sevişme kankalığında görünen vakalar gibi, geçici.

Kendinizi sevin. Kusurlarınızı sevmeye çalışın, hiç kimse kusursuz değildir. Kusursuz gibi görünen insanların bile kusurları vardır. Şahsen ben koca göbeğimle, çirkin ayağımla, kilo sonrası oluşan çatlaklarımla ve daha nice sorunlarımla barıştım. Bu barışma beni aziz yapmadı ama beni daha kötüye de götürmedi. Kendini sevmek bu kadar karmaşık olmamalı. Sonuçta hayattaki son nefesinizi verene kadar yanınızda olacak tek şeydir beden. Unutmayın, bu dünyadan çıplak ve eli boş gideceğiz.
“Ya düşlerinin peşine düşmeyi seçersin, ya da olanları kabullenmeyi. İyikilerinle güçlenir, keşkelerinle tükenirsin! Karar senin. “ - Charles Bukowski

Lütfen bu yazımı Justin Bieber dinleyen ergenlerin yazdığı bir yazmış gibi anlamayın, bunu söylemek istedim çünkü gördüğüm her insanda ateşini kaybetmiş, ruhunu aldırmış bir hali var. Herkesin aklı kötülüğe çalışır ve kötü niyetle hareket etmekte bulmuş. O insanlara bakıp gülmüyorum, sadece acıyorum ve Tanrı’dan biran evvel kendilerini keşfetmeleri için yalvarıyorum. Sanırım okulda gördüğüm birçok kişi için bu duayı etmişimdir. Artı benim kendime ait olan çevremde de böyle iğrenç bir olay söz konusu. İnsanlar manevi duygularını maddi duygular ile doldurmak zorundaymış gibi hareket etmeye başladı. Yeni bir arabaya evet ama yolda yürümeye çalışan yaşlı bir teyzeye yardım hayır. Yaşlı teyzelerden dolayı çok sınavlara ve derslere geç kaldım. Hepsi de bana hayır duası okuyarak beni gönderdiler, gerçi duaları tutmadı ama yine de ben dua veya 5-6 liralık bir harçlığın peşinde değildim. Ben umudun asla kaybolmadığını gösterme peşindeydim, çünkü biliyorum bende bir gün umudumu kaybedeceğim ve o zaman bana yardım edecek birilerini Tanrı’nın bana yollaması umuduyla yaptım. Ben bunları söylediğimde beni takmayan ve birde bunun üzerine beni yargılayan çok fazla karşılaştım. Ama gel görelim ki tek başına kaldıklarında, o yatağa kafalarını huzur dolu ve gülümseyerek koyamadıklarında benim gerçekten ne demek istediğimi anladılar.  Fakat o zamanda hayatımızın minik çarkı olan tik-tak çoktan geçmiş oldu.  
Ben hayatımla ilgili yaşadığım tecrübeleri paylaşma gereği duyduğuma inanıyorum ve evet biliyorum her doğru her yerde söylenmez. Ama eğer ben kendi birikimlerimi, bir şeyleri paylaşmazsam sizin anlayacağınız yok. Eğer bu yazıyı okuyorsan ve ben kendimden ödün vermişsem eğer, sende bunun karşılığını ver, hayatı bir kere daha olsun anlamaya çalış. Hep aynı bakış açısıyla ve tatlarla hayatı sevemezsiniz. Ölür ve daha da kötüsü ölünüz bulunamayacak şekilde yok olursunuz. Dünya’ya cehennemi getirmeyin, bırakın o öbür dünyada kalsın. Gülenleri kıskanmak yerine bir kerede siz gülmeyi deneyin. Bir insanla onu yargılamadan ve önyargı olmadan ona yaklaşın. Size değer veren insanların kıymetini bilin, onları oyuncak gibi kullanmayın. Bir anlık hırs uğruna bütün tarlanızı yakmayın. Dokunmayı, keşfetmeyi öğrenin. Korkmaktan korkmayın ve en önemlisi cesaretinizi ve özgüveninizi kaybetmeyin. Eğer kaybettiyseniz yeniden onun kazanma yollarını arayın. Yoksa bu hayat size zindan gibi geçecektir, ben hayatı pamuk şekerlerin üzerinde yürüyor gibi geçirmeye çalışıyorsam eğer size söylediğim şeyleri deneyip öğrendiğim ve hala yapmaya devam ettiğim şeyler yüzündendir. Her birimizin birbirimizin hayatında sadece birer görünmez adam/kadınız. Azıcıkta olsun bunun kıymetini bilin ve yeni insanlarla tanışırken bu özelliğinizi kullanın.


Sağlıcakla ve mutlu kalmak üzere.